19 Ağustos 2015 Çarşamba

Notlar : Lizbon, Sintra, Alcobaça, Nazaré, Obidos, Coimbra, Batalha, Guimarães, Braga ve Porto! :)


Lisboa:
Eveett, uçağı hallettiniz, purpose of visit için turistik dediniz, başladınız gezmeye. Biz 3 kişi bir araya geldik, 5 ay önceden THY ile İstanbul-Porto biletlerimizi en iyi fiyattan aldık, araba kiralama için deli bir araştırma yapıp 120€ gibi bir paraya 1 haftalık arabamızı aldık. Öyle niyetleri olana böyle bir yazı yazmak istedim. Şehirleri ayrı görmek isteyen de buyursun...

Yurtdışı mı? Mobil Internet mi? Pahalı be!  

Havalimanında vodafone’a gidip 12 euro gibi bi fiyata yeni bir data hattı alıyorsunuz, 4 GB data ile birlikte 1 hafta açık kalacak hattınızı telefonunuza/ipad’inize takıp tüm cihazlarla paylaşıyorsunuz. İnternet derdi tamamdır. Biterse paket bir vodafone dükkanından 12 euroya paketi yeniliyorlar. Afiyet olsun.

Araba Kiraladıysanız - Ücretsiz Otopark? 

Lisboa Oriente tren istasyonu tarafında Vasco Da Gama Shopping center var, altında ücretsiz park mümkün. O tarafta Expo alanı var Lizbon'un, güzeldir yürümek hoş zaman geçirmek için gidebilirsiniz.Buradan haritaya ulaşabilirsiniz. Harika bir okyanus akvaryumu da burada, giriş kişi başı €15,30 buradan alabilirsiniz.


Lezzet durağı - Vişne liköründe zirve: a Ginginha! 
Lisbon’da merkezde kesinlikle a gingihnha diye bi dükkan var, merkezde Rossio meydanı’nda opera binasına arkanı döndüğünde sağda kalıyo, kesinlikle için! Hemen şurası. Cherry likörü efsaaane!

 Şehir merkezindeki tüm sokaklarda istediğiniz gibi gezebilirsiniz, harikadır hepsi tertemiz...
Tam bir challange: Lizbon'da arabayı gece ücretsiz park etmek:
Kiraladığımız arabayı gece park etmek için bedava ve güvenli bi yerimiz vardı, Alfama mahallesinde kaldık biz, hatta şuradaki soldaki mavi evi tuttuk airbnb'den- böyle eski ve eğimli sokaklar, 28 numaralı tramvay hattının üstünde. Bence konaklamak için çok iyi bir alan, 3 4 kişi airbnb filan ararsanız bi bakın derim , mantıklı fiyatlara geliyor.

Cumartesileri pazarın kurulduğu bi alan var, Cuma akşamından toplamak gerekiyor arabayı, onun dışında her gün konabilir, güvenli ve bedava. Gerçi park yeri bulursanız da Portekiz’de parkomatlar bedavadan az pahalı, ülkedeki her şey gibi.

 Otoparkın yeri şurası: Cumartesileri hırsız pazarı kuruyolarmış, ben göremedim ama eğlenceli görünüyor, denk getirebilirseniz deneyin. Navigasyon için çözümünüz henüz yoksa sygic alın kurun derim, 35 TL filan veriyorsun tüm Avrupa ömür boyu harita veriyorlar, offline, hangi ülkeye gideceksen indirir kurarsın mis.


Otobanlar falan gayet iyi çalışıyorlar. Düzgün ve temiz yollar, kurallara herkes gayet dikkat ediyor hiç bakmayın Portekizliler kötü kullanıyor diyenlere, o konuda düzeltmiş durumdalar baya . 
Manzara Seyir Terasları:
Lizbon'un olayı bi de tepelere tırmanıp tırmanıp manzarayı izleyebileceğin yerler ( Miradouros) bulmak oluyor :) Castelo Sao Jorge çok iyidir filan derler, girişe para vermen gereken ve benim için hüsranla sonuçlanan bir yer, aynı manzarayı az geride Miradouro da senhora do monte’de de bulabilirsin. Kaleye girmeyin derim. O parayı Sintra’ya saklayın.
Bir diğer Miradouro da burada! Biri de: Miradouro de Santa Catarina. Bu
gibi miradouro gördüğünüz yere yapışın, güzel manzaralar sizi bekleyecek

Kesin görün! 
Elevador da Santa Justa : Asansör çok turistik ama zaten asansörün tepesindeki teras ücretsiz çıkılabilen bir yer, manzara için sıra beklemeye gerek kalmıyor, asansöre de para vermiyorsunuz:) arka taraftan yürüye dolaşa Largo de Carmo’ya gidin, çok güzel meydandır. Oradan eski kalıntıların yanından asansörün terasına çıkabilirsiniz. Lizbon bir anda ayaklarınızın altına seriliyor:)

Şehirde nehir kenarına inip Praça do Comercio’nun yanından geçen yoldan Belem yönüne ilerlerseniz (Kaleden uzaklaşarak yani) öğle yemekleri için efsane bir mekan olan eski sabit pazara ulaşacaksınız . ( Mercado da Ribeira) – 12-2 arasında açık buralar, en güzel Portekiz yiyeceklerinden oluşan gustosu yüksek menüler ve şaraplar için tavsiyemdir.
Belém - Lizbon
Buradaki yemekten sonra Belém tarafına devam edip Mosterio dos Jeronimos’u (Jeronimos Manastırı) görebilirsiniz.
Deli gotik bir manastır. Manastır tarafının girişinde hep sıra olur, ücretlidir. Son gittiğimde ben sadece kilise tarafına ücretsiz ve sıra beklemeden girdim. Size kalmış :)

Kilise tarafı da deli görkemli, içeride girişte solda Vasco Da Gama yatıyor. :)

Bence katedrali gezmek yoracak sizi, Belem’e gelip Pasteleira de Belem – Belem Pastanesi’ne gitmeden olmaz! Çakallık yapmak isteyenlere not: Kapısında deli sıra vardır her zaman ama sıra paket içindir, içeriye hemen geçin, bir masa bulun bekleyin ve garsona siparişlerinizi verin. Portekiz’in en iyi sıcacık tatlılarını burada tarçınlaya tarçınlaya Galão ( sütlü kahveleri) eşliğinde götürün derim. Misterio dos Jeronimos’tan sonra Descobertas(discoveries) anıtı, Belem kulesi gibi eserlerin olduğu tarafa uzanırsınız. 4sq burada yardımcı olur zaten dip dibeler...
Fado'suz olmaz! 
Akşam bir gece fado dinlemeden gitmeyin. Fado mekanlarının en iyileri şu civarda,sadece bu mekan değil mahalle toptan fado clube dolu, o yüzden etrafa bakınıp bir tur atın, kafanıza esen bir yere girebilirsiniz hepsi eğlenceli ve uygun fiyatlı genelde. Alfama bölgesi deniyor bu tarafa, her sokağı ayrı fotojenik, güzel ve yürünesi.
İlk kahve dükkanı : A Brasileira
 Gün içinde kahve içmeye uğramak ve tarihi Portekiz kahvecisi a brasileira’ya gitmek için largo da camoes’e gidin.


 Lizbon’da espressonun- kahvenin – adı Bica(bika)’dır. ‘uma bica por favor’ sizi mis gibi yoğun tadlı espressonuza kavuşturacak altın cümledir.

 Lizbon civarının genel havası böyle bence, gerisi sizin keşiflerinize kalmış diyim. Balık ve deniz ürünlerinin çeşitlerine kaptırın kendinizi!!

Sintra: Orijinal Disneyland! 

 Lizbon bölgesinde Sintra’ya gitmezseniz çok şey kaybedersiniz. Harika sevimli bir kasaba olan Sintra’da kısa bir yürüyüş sonrası arabanızla penha sarayı- palacio da pena’ya tırmanın. Saray kapısının yanındaki son otoparka kadar çıkın, emin olun yer olacak. Giriş ücretini verin, hak ediyor ve tırmanın!

Harita nerede mi? Hemen şurada!










Sintra’ya kadar gittiniz, Avrupa’nın en batı noktasına arabanızı sürmek istemez misiniz?
'Karanın bitip denizin başladığı yer' olan  Capo Da Roca’dan New York’a el sallayın,güneşi batırın ve sahil üzerinden Cascais, Estoril’in içinden geçerek Lizbon’a dönün. Denize de girebilirsiniz,
Cascais ve Estoril tarafında yol kenarlarındaki tüm plajlar halka açık ve güzeldir. Mesela burası gibi. Aşağıdaki görsel de Cascais plajı örneğin...


Obidos’u görmeden sakın otobandan basıp gitmeyin kuzeye filan! Obidos için Portekiz Alaçatı’sı dedik biz ... Fiyatlar hafif daha yüksek olabilir, sadece yürüyüş yapıp 40 dakika durup devam ettik biz..:)
Batalha:
 Obidos’un çok yakınındaki bir şehir olan Batalha’da da 1385 yapımı (yuh!)  kraliyet mezarlarını içeren çok güzel bir gotik kilisemiz var, onu görmemek olmaz deyip illa bir uğrayın, karşısındaki kafelerde birer cafe, sonra devam ...











Alcobaça: 
 Alcobaça (Alkobasa) manastırını görmeden sakın geçmeyin, ortaçağ kenti olan bu kentin meydanını da kısa bir tur yaparak görün... Manastırın hemen yanında ücretsiz otopark var:) Manastırın yeri ve streetview için tıklayın...




Sao Martinho do Porto Plajı/Leiria:
Alcobaça'ya çok yakın olan bir doğa harikası plaj var :  Sao Martinho do Porto : Porto'lu Aziz Martin plajı : burayı görmeden  geçmemek gerek, böyle bir koy olamaz:)







Nazaré:
 Nazaré adlı şirin sahil kasabamızda okyanusla bir kucaklaşın, tatil beldesi evet burası diyor insan... Yürüyüş yapıp restoranlarında yemeğinizi yiyebileceğiniz, hafif Armutlu'yu filan andıran, plajı gayet başarılı olan Nazare'de durmadan geçmeyin.

 Zamanımız kalmadığı için Leiria ve Figueria do Foz’u göremedik, bir dahaki sefere dedik, Coimbra'ya sürdük.
Coimbra:

Coimbra’daki Avrupa’nın en eski üniversitelerinden Coimbra Üniversitesi görülmeye değer. Largo Porta Ferrea (Ferrea Kapısı Meydanı) civarında arabanızı park edin ve Avrupa'nın en eski 2. üniversitesinin bu otantik mimarili avlusuna doğru ilerleyin. Şu manzaradan başlayacaksınız:)  Kapıdan geçip kendinizi mükemmel kütüphanesi ile ünlü meydanında bulun üniversitenin. Bence Koç Üniversitesi bu planı kullanmış, ben meydanda öyle hissettim. Bakalım hak verecek misiniz?
Üniversiteden sonra Coimbra Se Katedrali’ni görün, 13. Yy katedrali ama gururla ayakta, etkileyici mimarisinin tadını çıkarttıktan sonra yanındaki kafede birer espresso ya da Galao zamanı. Galao neydi? Galao aşktı, emekti. Sütlü kocaman kahveydi:) Şehrin çarşısında yürüyün, eski yapıların tadını çıkartın!






Kuzey Bölgesi : Porto, Braga, Guimarães: 
 Coimbra’dan kuzeye gidip Porto – Braga ve Guimaraes’i görme zamanı!

Guimaraes: Portekiz’in ilk başkenti, tarihi merkezi süper korunmuş bir ortaçağ şehri. Şehirdeki üniversitede okuyan bendenizin gözdesi kendisi. Guimaraes’te https://www.airbnb.pt/rooms/2148142 adresinde kaldık, tavsiye ederiz. Ev sahibi de çok iyi, evin tasarımı da lokasyonu da dokusu da... Şehirde aracımızı tarihi kalesinin arka tarafındaki otoparka bıraktık. Ücretsiz :) Hemen şurada. ( ) Gayet güvenlidir ve bedavadır:) gece boyunca orada kalabilir.  Guimaraes'te Dük'ün sarayı, Portekiz'in ilk kalesi, tarihi taş kaplı şehir merkezi görülür gezilir, meydanda bira/kahve/ porto/ blush ne isterseniz içilir, gezilir, yürünür... Cumartesi akşamları buradaki kitle inanılmazdır. Öğrenci şehri olduğu için tatil de olsa bu meydan geceleri sürekli kalabalıktır, sürekli canlıdır. Tavsiye edilir!!

Braga:

 Arabayla rahatlıkla tırmanacağınız bu tepede, Bom Jesus do Monte kilisesinin manzarasını izleyin, basamaklarını tırmanın ve fotoğraflar çekin. Bom Jesus’un hemen üst tarafına doğru yürüyerek çıktığınızda bir gölet var ve çok çok fotojenik bir bahçenin içinde.

Kilise yandaki gibi heybetli, etrafı ise bir peyzaj harikası. Sıcak yaz günlerinde dinlenebileceğiniz ve şehrin manzarasını izleyip dondurma yiyebileceğiniz, kahve içebileceğiniz harika bir terası da var.





Merdivenlerin yanındaki Fiat Punto bizim araba:)
Bom Jesus'u ve genel olarak Braga'yı da kesinlikle görmenizi tavsiye ederim! Braga’nın merkezinde, meydanın hemen altındaki otoparkın fiyatları uygundu. Braga’da konaklamak isterseniz https://www.airbnb.com.tr/rooms/5748834 adresindeki evi tavsiye edebilirim. Yeri de evin kendisi de çok başarılıydı. Braga-Guimaraes çok yakınlar, Braga’da da en azından birkaç saat, ya da bir gün geçirmek gerçekten güzel olur...
Porto! 

Adından da anlaşılabileceği gibi bir liman kenti.




 Porto için ise bizim konakladığımız ev Porto’da airbnb ile merkezdeki en ucuz evdi, lokasyonu harika, ev tertemizdi. https://www.airbnb.com.tr/rooms/4801285 adresinden bir kontrol edebilirsiniz. Ev sahibi çok iyiydi.

 Porto’da Sao Bento tren İstasyonunu görün, içindeki mavi çiniler- azulejos- i izleyin.
Klasik Porto’da ne yapılır turlarının tamamını yapın derim. eğlenmeli bir yer. Plajları da güzel gayet... Nehir boyu Ribeira’dan takip ederek minicik evlerin nehre baktığı sahilden okyanusa doğru ilerleyin arabayla, çok güzel manzaralar göreceksiniz. Sandeman şarap evi en ticari olan ve gezisi bence en zevklisiydi, girin çıkın şaraplar tadın ama oradan almayın, şaraplar marketlerde en uygun oluyor her zaman, aman dikkat! MiniPreço(preso) adlı marketleri gördüğünüzde dalın, her zaman uygun fiyatlı oluyor. Bizdeki eski Dia marketleri aslında. Kendi markaları da şarapları vs. de gayet uygun.
 Sabahları Portekizli yaşlı teyzelerin filan oturup yediği pastanelere girin korkmadan, her şey gayet uygun ve güzel oluyor, milföy börekler, puflar vs. Sütlü kahve Galão ile süper gidiyor.:) Galao neydi? Galao emekti! :) Mercado do Bolhão, tipik Portekiz sabit pazarı. Meyve dükkanlarından taze meyve alıp oracıkta yıkayarak yiyebilirsiniz, pazarın ortasındaki küçük restoranların fiyatları gayet uygun, öğle saatlerinde süper menüler alabilirsiniz. Balık ve deniz ürünlerini burada deneyin derim, ucuzluğuna şaşıracaksınız. Ahtapot özellikle!  Ayrıca kuzey Portekiz’in Francesinha adlı bir yemeği meşhurdur, domuz yiyebiliyorsanız eğer deneyin derim, bizdeki ıslak hamburger zevkini biraz daha geçen kaşarlı filan böyle bir yemek. En azından bir tane söyleyin iki kişi paylaşın derim.


Bolhao’daki restoranda gayet iyi yapıyorlar. Porto’da ücretsiz girebildğiniz şarap evleri de var bu arada. Ribeira tarafında, Sandeman, Kipke ve Taylor’s u tavsiye ederim. Taylor’s sanırım ücretsiz tadım ve gezi de yapıyor... Şimdilik aklıma kısaca (!) gelenler bunlar, süper gezin

Guimaraes’te her yeri bir gezin, tarihi merkezinde deli dükkanı var bir tane, Donamuma adı. Orayı bulun derim. Guimaraes’ten sonra Braga! Braga, Avrupa’da km2’ye düşen kilise sayısının en yüksek olduğu şehir. Güzel ve temiz bir yerdir. En güzel yanlarından bir tanesi, şehre tepeden bakan Bom Jesus Kilisesi’dir.
Buraya kadar okuduysanız yorum ve önerilerinizi de yazarsınız herhalde:)
Gezmeli  tozmalı zamanlarınız bol olsun arkadaşlar!
                                                                                                  

16 Nisan 2012 Pazartesi

Opera'daki güvenlik

Dün yine Süreyya'ya gittim, son gittiğimde de dün de çantaları açmaya kalkışan olmadı, güzel güzel taradılar sadece. Ayrıca güvenliğin elinde muayene eldivenleri vardı. Sevinçle temsili izlemeye girerken bunu yazmazsam Kadıköy Belediyesi'ne haksızlık etmiş olurum dedim. İnsanı dinleyip çözüm üretmeye odaklı yönetimleri seviyoruz.

6 Ocak 2012 Cuma

Kadıköy'deki Opera ve Güvenlik - özel hayat 2

Belirttigim guvenlik bahanesiyle canta karistirmalar konusunda Kadikoy Belediyesi'nden bir bayan birkac gun sonra beni arayip mailde yasasina kadar isaret ettigim durumu bir de benden duymak istedigini soyledi. Sesi sacunma yapar gibiydi, ama bir yandan tam emin de degildi durumdan. Ben de mailde yazdiklarimi adim adim anlattim kendisine, bu arada yasalardan bahsettim, yasa metnini nereden aldigımı, kac numarali yasa oldugunu filan anlatirken kendisi de bana "e ben de alisveris merkezlerine girerken cantami aciyorum, ne var ki bunda " deyince cevabim "e acmayin." oldu, cunku yasa boyle bir hakki ozel guvenliklere vermiyor dedim. Olayin temelinde cok sukur ki asilsiz cikan bir bomba ihbari yuzunden oradaki yoneticinin aramalari metal dedektorunden elle aramaya cevirmesinden kaynaklaniyormus. Kendisine durumun ciddiyetini anladigimi ama bu uygulamanin yasalara aykiri oldugunu, ozel guvenlik gorevlilerinin ancak metal dedektoru kullanabilecegini soyledim. Durumu arastirip bir emniyet mensubuyla da dogrulamak ostedigini soyleyerek
Bana tesekkur edip teefonu kapatti.
Bayagi zamandir Sureyya'ya gidemedim ondan sonra, bu aksama kadar. Kadikoy belediyesi'nin iyi niyetli ve insan haklarina saygi duyan bir anlayisa sahip oldugunu biliyordum. Ama sira canta aramaya gelince bir daha cantami actirmasalar bari diye dusunerek siraya girdim. Guvenlik gorevlisi, "cantalari acik bir sekilde masaya koyuyoruz!" diye kalabaliga sesleniyordu ama bir yandan elinde de metal dedektorunu gorunce sevindim. Acik konan cantalara bakti, ben cantami kapali koydugumda ise tarayip geri verdi. İlginc degil mi? İsteyenin bir yuzu kara ayarinda bir uygulama ama yine de hic yoktan iyidir, destekliyoruz, vatandasini dinleyen ve yasalara uymayi telkin ederken kendi de yasalara uymaya son raddede dikkat eden ozel guvenlik kurumlarinin sayisi artsin istiyoruz...

Kadıköy'deki Opera ve Güvenlik Saçmalaması

Dün Süreyya Operası'nda Sevil Berberi'ni izlemeye gittim, çok da beğendim ama girerken yapılan güvenlik kontrollerini çok abartılı bulduğum ve zaten huylandığım bir konu olduğu için ufak bir araştırma yaptım, konunun yetkilerinin aşılması olduğunu düşündüğüm için de Kadıköy Belediyesi'nin şikayet/öneri sayfasına 1659593 numarası ile aşağıdaki şikayeti ilettim, cevap gelirse paylaşacağım...

Merhaba, 
Kadıköylü ama an itibarı ile Kadıköy'de yaşamayan biriyim ama Süreyya'nın ortamında opera izlemekten çok büyük zevk almaktayım. Dün akşam Sevil Berberi adlı operayı izlemek için Süreyya'ya girerken, kapıdaki güvenlik görevlilerinin uygulaması beni çok rahatsız etti. Şöyle, beni dedektörden geçirip çantamı açıp masaya bırakmamı istiyorlar, görevlilerden biri iki eliyle çantanın içini karıştırmaya ve kendine göre güvenli olduğunu anlamaya çalışıyor. Üstelik yalnızca birnin elinde eldiven var, elini benim çantama sokamaması gerekirken bilekleri dahi kapalı olarak çantamı karıştırdı. Bileğinden içeri bir paket uyuşturucu /silah /hap vs. bir şeyi bırakmadığına nasıl emin olabilirsiniz ki?




http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5188&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 adresinde göreceğiniz 5188 sayılı kanunun 7. Maddesinde de belirtildiği gibi ancak ve ancak dedektörle arama yetkisine sahipler. Bu durumda, Kadıköy Süreyya Operası'nda çalışan güvenlik görevlilerinizin her gösteride, seyircileri içeri alırken yasaların onlara verdiği yetkilerin ötesine geçmekteler.


 Bu durumun Kadıköy Belediyesi gibi aydın bir belediye anlayışına hiç yakışmadığını düşündüğüm için paylaşmak istedim. Konuyla ilgili sizden bir açıklama ile birlikte düzenleme beklemekteyim. İyi günler, Mert Mekik 


Kanun kısa ve net yazılmış, diyor ki:

Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri
            Madde 7- Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri şunlardır:
            a) Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
            b) Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
            c) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/544 md.) Ceza Muhakemesi Kanununun 90 ıncı maddesine göre yakalama.
            d) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/544 md.) Görev alanında, haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
            e) Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.

yani GÜVENLİK GÖREVLİLERİ, MEKAN GİRİŞİNDE ÇANTANIZA ELİNİ SOKAMAZ, AÇTIRIP BAKAMAZ, ANCAK X-RAY VEYA METAL DEDEKTÖRÜ İLE TARAYABİLİR
Siz de özel hayatınıza sahip çıkın, güvenlik bahanelerine pabuç bırakmayın.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Kuzey Yarımküre'de Avustralya Kışı!

Yeni banliyo trenleri ile yolculuk yaparken dusunduklerim:

Bu klimanin bir acik bir de kapali modu mu var? Eskilerinde bastoginizda ayakkabinizdan bir parca almadan birakmayacak kizginliga erisen, ya acik ya kapali kaloriferler vardi evet, yazin kullanip kisin yagmur camurda trende eldivenle yolculuk yaptiriyordunuz evet. Ama sene oldu 2011, ya da Hicrî 10 Şaban 1432, Rumî 28 Haziran 1427 olmus, belki daha iyi anlasilir diye diyorum, biz hala teknolojik cihazlarla savasiyoruz. Şu guzelim vagonlara bu kadar parayi verdik klimali konforlu koltuklar eyvallah ama o klimayi surekli 18'de mi artik +4'te mi calistiriyor makinist amcamiz anlayamiyorum cunku belli bi noktadan sonra daha soguk hissedemiyorum. Disarisinin 30lu Celcius derecelerde oldugu guzel temmuz sabahi disarida gunes parlarken ben Jack Johnson'dan yagmurlu kis sarkilari dinlemekten sıkılmiyorum bile. Tepemdeki klimadan gelen Avustralya kisi sogugu resmen beni ayik tutuyor.Adamlar sırf o soğuktan korunabilmek için UGG bot yapmışlar ama ben kısa kollu tişörtle o soğuğa cengaver bi şekilde karşı duruyorum.
 Bi yandan diyorum ki yolda harcadigi zamani bu kadar hesapla kitapla belirlemeye calisan bi adama TCDD'den dondurmam kaymak kampanyasi! Yolculuk yaptigimiz surece donduruluyoruz, boylece yuzumuz gozumuz daha az kirisiyor 30 yil boyunca yapilan tren yolculuklari sonrasinda. Ben cocukken falan insanlar Mars'a giderken donduruluyolardi kitaplarda filmlerde falan ama dogrusu Sogutlucesme olcakmis yanilmislar. Zaten ucan arabamiz da olamadi hala. Mr. Robert Zemeckiss daya iyi çalışmalıymış, biz de tabi çocuk halimizle inanıyoduk araba formatında uçan şeylerimiz olacağına. Neyse sözün özü TCDD'den çok önemli atılım. Hayatımızdan kaybettiğimiz saatler yüzümüze yansımıyor, dondurulmuş bireyler olarak yolculuk yapıyor, artık yollarda yaşlanmıyoruz. Dondurulan besinler bir kere çözülmeliler evet ama bize bişey olmaz! aa bir Pazartesi sabahı Söğütlüçeşme'ye uyuyamadan gelmişim bile! Ne güzel! Çok yaşa TCDD! yok ben hapşurdum aslında ben hakettim "Çok yaşa"yı ama neyse.